Mesut ÖZMEN
  11.
 

 

KİMLİKSİZ GECELER...

Beynimin içinde cevapsız yığınla soru dolanıp duruyor.Aslında her sorunun bir Cevabı var ama benim onları yanıtlayacak cesaretim yok.Böylesine güçsüz olmaktan Nefret ediyorum.Aşk dolu bir hayat sunmak isterken sana anladım ki kaybetmişim Kimliğimi Anladım ki seni mutlu etmek isterken unutmuşum mutlu olmanın ne demek Olduğunu. Bu yüzden tuzak diyorum işte kendi hayatımı kendi ellerimle yaşanmaz hale Getirdiğim için üzülüyorum hepsi bu.. Az sonra yağmur yağacak .Bulutlar kapadı yıldızları ve ayı.Böyle geceler daha çok Arttırıyor hüznün katsayısını.Şimdi çıksam sokağa,iliklerime işlese yağmur sırılsıklam Etse beni...Dilimde bir şarkı söz yok anlatmaya seni..Üzerime üzerime gelecek sokaklar Deli edecek beni Yürünmez olacak. Kapadım gözlerimi,uyku alsın beni Şöyle deliksiz bir uyku uyumayalı ne kadar oldu? Ne kadardır kendimde değilim ?Kontrol edemiyorum zamanı .Oysa tek ilacım zaman. Erimelisin,bedenin gibi ruhun da terk etmeli beni.Ancak o zaman kurtulacağım kendi tuzağımdan. Ancak o zaman bitecek bu kimliksiz geceler....


KORKULARIM

SEVME EYLEMİNİ SENİNLE ÖZDEŞLEŞTİRİYORUM. HATALIMIYIM BUNDA? YA BİR GÜN YOK OLURSAN? YA BİLİNMEDİK DİYARLARA GİDİP BENİ BU KENTTE BİR BAŞIMA BIRAKIRSAN? HER GEÇEN GÜN İÇİMDEKİ SEN BÜYÜYOR, BİLİYORUM BİR GÜN SIĞMAYACAK, TAŞACAKSIN. BEN BUNUN COŞKUSUNU YAŞAYACAĞIM, EVET AMA YA SEN BU KADAR SEVMEYİ KALDIRAMAZSAN? BİLİYOR MUSUN, SENİ SEN KADAR SEVMEKTE YETMİYOR BANA. SENİN KENDİNİ SEVMENİ BİLE KISKANIP "BEN KENDİNİ SEVDİĞİNDEN DAHA ÇOK SEVMELİYİM ONU" DİYE DÜŞÜNÜYORUM. BU TEHLİKELİ BİR ŞEY... SEVMEK BÖYLESİNE TEHLİKELİ OLMAMALI. SÖZ GEÇSE YÜREĞİME, DURDURACAĞIM KENDİMİ AMA BU ARALAR KALBİM BENDEN BAĞIMSIZ HAREKET EDİYOR. YÜREĞİMİ ÖZGÜR BIRAKMAK İŞİME DE GELİYOR ASLINDA. BÖYLECE SENİ DAHA ÇOK, DAHA ÇOK, HER ŞEYDEN ÇOK SEVEBİLECEĞİMİ ANLAYABİLİYORUM. KÜÇÜK SEVGİLER SANA GÖRE DE DEĞİL. SEN DE SANA BÜYÜK SEVGİLERİN SUNULMASINI İSTİYORSUN. AMA DİYORUM YA, BEN SEVGİMİ BÜYÜTTÜKÇE, SENİ KAYBETME KORKUM DA BİR O KADAR ARTIYOR. AŞK, KORKULARLA BİRLİKTE YAŞAMAZ FAKAT BU BAŞKA BİR ŞEY. YOKLUĞUNU DÜŞÜNDÜĞÜM ZAMAN İÇİME OTURAN ACIYI TARİF ETMEM MÜMKÜN DEĞİL. SENİ BENDEN BİR PARÇA OLARAK GÖRÜYORUM YA, İNSAN BEDENİNDEN NASIL BİR PARÇA KOPTUĞUNDA ACI DUYARSA, İŞTE AYNI ACI BENİM HİSSETTİĞİM. ÜSTELİK BU SADECE YOKLUK DÜŞÜNCESİNİN VERDİĞİ BİR ACI. GERÇEKTEN YOK OLDUĞUNDA NASIL BİR ACI DUYACAĞIM ACABA? SENİ ÇÖZDÜKÇE, SIRLARINI ÖĞRENDİKÇE, HAYRANLIĞIM DAHA DA ARTIYOR. AŞKIN BİZE ÇİZDİĞİ YOLDA SENİNLE EL ELE, YÜREK YÜREĞE YÜRÜMEK KADAR GÜZEL BİR ŞEY OLAMAZ. HAYRANIM DEDİM YA SANA, CİDDİYE AL BENİ. HER HAREKETİN, HER TAVRIN EZBERİMDE. BEYNİME KAZINMIŞSIN. GÜLÜŞLERİN, BAKIŞLARIN, DOKUNUŞLARIN HER YERDE, HER ZAMAN AKLIMDA. TANRISAL BİR SEVDA BU. ÖNCESİ VE SONRASI OLMAYAN, BİTİMSİZ. AŞKI HEP BÖYLE YAŞADIN BEN. ATEŞLERE ATTIM KENDİMİ HİÇ PİŞMANLIK DUYMADAN. YAŞADIĞIM HER ANIN KIYMETİNİ BİLEREK, HER ANA APAYRI ANLAMALAR YÜKLEYEREK. AMA İLK KEZ YEMİN EDERİM GÜZELİM İLK KEZ, KAYBETME KORKUSUNU BU KADAR YOĞUN HİSSEDİYORUM İÇİMDE. DEMEK Kİ İLK KEZ BÖYLESİNE DERİN SEVİYORUM. YENİDEN SIĞ SULARA GİRME İHTİMALİ BENİ BU KADAR KORKUTAN. ELİNİ UZAT BANA, BAK GÖZLERİME. YENECEĞİM KORKULARIMI


KÜÇÜĞÜM

Ayni sokakta oturuyorduk Her gün bir kizla geliyordu eve Adi ESRARENGIZDI Herkes onun hakkinda Farkli seyler söylerdi. Fakat kimse gerçegi bilmezdi Kirli sakallari vardi. Yesil gözlü esmerdi Mahallenin kizlari hayrandi ona Bense nefret ederdim Hiç kimseyle konusmaz Sadace gelir geçerdi Birgün onunla yolda karsilastik Çok güzel bir yüzü vardi Bana gülümsedi Sasirdim Ama yinede onu sevmiyordum. Fakat o çok farkliydi Gece boyunca lambasi yanardi Uyumak yerine onun evini seyrediyordum, Onu sevmedigim halde her seyiyle ilgileniyordum. Yavas yavas onu gözlemeye basladim O an anladim ki Hep kendimi kandirmisim Ona karsi hissetigim sey sevgiymis Artik o eve gelmeden uyuyamiyorum. Yanina gelen kizlari kiskanirdim Herkes onun kötü oldugunu söyleyince Hep onu savunurdum, Onunla karsilasmak için kapida dururdum... Onu yine yolda gördüm Bana göz kirpti Yanimdan geçerken onu cagirdim Acelem var KÜÇÜGÜM dedi Bana aramizdaki yas farkini hatirlatmisti Eve gidip aglamistim. Karar verdim ona askimi ilan edecektim Yolunu gözledim Bir gün onu gelirken gördüm Pesine düstüm o eve girdi Biraz bekleyip kapiyi çaldim Açtı ne var KÜÇÜGÜM dedi SENI SEVIYORUM dedim Gülümsedi EE dedi Ne eededim konusmadi Kosarak disari çiktim Bir ay boyunca evden çikmadim Bir gün kizlarla konusurken Ambulans geldi onun evine girdi Sedyeyle onu disari çikardilar Önümüzden geçerken Bende seni KÜÇÜGÜM dedi ve gözlerini yumdu. Kipkirmizi oldum herkes bana bakiyordu Aglayarak kosmaya basladim Aksama kadar sokakta gezdim Gözyaslarim durmadan akiyordu Sonra eve geldim Annemler ondan bahsediyorlardi Sevdigi bir kiz varmis Ailesi evlenmesine izin vermeyince Kiz evden kaçmis Sokak serserileri onu öldürmüs Eve getirdigi kizlar evi olmayan kizlarmis Kimi sevdiyse ölmüs Çok sevip aci çekmis Intihar edip hastaneyi aramis Polisler evin duvarinda KÜÇÜGÜM yazisini bulmus KÜÇÜGÜM sende ölme yaziyormus, ve hemen altında; Bende seni sevdim Sevdiklerim gibi sende ölme diye ben öldüm KÜÇÜGÜM


MARTILAR

Bundan yüzyillar önce deniz aşırı, çok güzel bir ülke varmış. Tabi her masalda oldugu gibi bu masalda da o ülkenin bir kralı ve tabii ki bir de prensesi varmis. Prenses dünyalar güzeli bir kızmış. Kral ona bakılmasını yasaklamış, her gün dolaşmak için saray muhafızları ile sarayın dışına çıkacağı ilan edildiginde halk eğilir ve gözlerini kapatır, ya da evlerine kaçışırmış. Onu görmenin bedeli ölümle cezalanmakmış. Günlerden bir gün yine prenses dolaşmak için çıktığında; fakir bir köylü delikanlı herşeyi göze alarak başını kaldırmış ve prensesle göz göze gelmişler... O an fakir delikanlı prensese inanilmaz bir aşkla tutulmuş. Prensesin derin bakışlarının da boş olmadığını düşünmüş ve günlerce uyuyamamış. Fakir delikanlı ölümü bile göze almak pahasına, prensesi bir kere daha görmek için uğraşmış durmuş. Bu arada güzel prenses de onu tutulmuş onun zarar görmemesi için günlerce kendini saraya kapatmış. Sonunda dayanamayan fakir delikanlı her şeyi göze alarak gizlice sarayın bahçe duvarına tırmanmış ve prenses ile bir kere daha göz göze gelmişler. Fakir delikanlı hemen duvardan atlamış ve prensesle konuşacağı anda saray muhafızlarına yakalanmış. Kralın karşısına çıkarılan delikanli ölümle cezalandırılacağını bildiğinden krala prensese duydugu aşkını anlatmış. Kral ölüm emrini vereceği anda prensesin yalvarışlarına dayanamayarak delikanlıya başka bir ceza vermeyi kabullenmiş. Hemen bir gemi hazırlattıran kral, gidilebilecek en uzaktaki adaya bir fener yaptırmış ve fakir delikanlıyı da o adada yanlız yaşamaya mahkum etmiş... Aradan bir kaç ay geçmesine rağmen prensesi unutamayan delikanlı prensese olan aşkını kağıtlara dökmüş ve martılara anlatmaya başlamış... Artık bütün martılar fakir delikanlının prensese olan aşkını anlamış ve yazdığı mektupları prensese götürmeye başlamışlar... Zamanla prensesin de yazmış olduğu mektupları fakir delikanlıya götüren martılar aracılığı ile iki gencin arasındaki aşk iyice büyümüş. Ta ki... Bir sabah sarayın bahçesinde kahvaltı yaparken prensesin odasının penceresine ağzında bir mektupla konan martıyı kralın görmesine dek. Tabii korkulduğu gibi olmamış... Martıların bile aracı olduğu İki gencin arasındaki büyük aşkı anlayamadığı için kendisinden utanmış ve ağlayarak kızına sarılan kral, hemen bir gemi göndertip fakir delikanlıyı getirtip kendisi ile evlendireceğini söylemiş. Buna duyunca çok mutlu olan prenses hemen delikanlıya bir mektup yazmış ve olanları anlatmış. Bu arada mektubu götürmek için bekleyen martıya da tüm martıların düğünlerine davetli olduğunu söylemiş. Buna çok sevinen martı mektubu bir an önce ıssız adaya götürmek için yola çıkmış. Tam yolu yarılamışken yanından geçen bir kaç martı arkadaşına haber verip hepsinin düğüne davetli olduğunu söylemek için gagasını açtığında mektubu düşürmüş. Tüm martılar hep birlikte mektubu aramaya başlamışlar. Fakat bir türlü bulamamışlar... Bu arada prensesten mektup alamayan aşık delikanlı, yazmış olduğu mektupları göndermek için bir tek martı bile bulamamış... Biraz ilerisinde uçuyorlar fakat yanına gitmiyorlar ve mektubu ariyorlarmış... Prensesin kendisini artık unuttuğunu, istemediğini, martıların da onun için yanına gelmediğini sanan delikanlı üzüntüsünden sonunda kendisini fenerden kayaların üzerine atarak intihar etmiş. Olanlardan habersiz kralın gemisi adaya vardığında fakir delikanlının soğuk bedeni ile karşılaşmışlar... İşte o gün bugündür, martılar o mektubu ararlar. Mektubu bulup, o inanılmaz sevgiyi geri getirebileceklerine, her şeyi düzelteceklerine, inanarak hep denizler üzerinde uçuşup dururlar.


NE DERSİN ?

Bütün sıkıntılar, sorunlar beni kahredercesine kemirirken, her geçen güne lanet yağdırıp.,insanların yalanlarını duygusuz bir yüzle izlemekten başka hiç bir şey yapmazken, hayat beni benden alıp çok daha başka kişiliklere taşırken sen çıktın karşıma. O lanet gitmişti artık. Seninle geçirdiğim her dakika, uzun zamandır hasret kaldığım gülümsemelerle aydınlatıyordu yüzümü. Artık insanlardan eskisi kadar nefret etmiyordum. Yeni güne hüzünlü değil, senin sesini duyabilme, seni görebilme umuduyla başlıyorum. Herkese büyük bir çoşkuyla günaydın diyorum. Çünkü onların suratında seni görüyorum senin bana gülümsediğini hissediyorum. Bu olanlara inanamıyorum. Sanki ne kadar süreceğini bilemediğim, her an uyanabileceğim bir rüyadayım. Belki bir insanı bu kadar düşünüyor, özlüyor, her an onunla olmak istiyorum. Sabahlardan nefret ediyorum. Çünkü gökteki o sevimli yıldızım ellerimden kayıp gidiyor. Evrende bence iki insan var. Sen ve Ben... Senin bu evrendne gitmen benim bu iğrençliğin ortasında kendi başıma kalmam demek. Sen varsan, yalnız değilim. Hayatımı kimseyle değişmeyeceğim tek kişi olabilirsin. Ne dersin?


O AŞKTIR

Doğduğunuz an dan itibaren bütün olduğunuzu, tam olduğunuzu sanırsınız. Sonra o çıkar karşınıza hayatınızın en heyecanlı ve dinç ve güzel yıllarında... Siz işinde başarılı, evinde huzurlu, arkadaş çevresinde sevilen, muzip, neşeli ve cana yakın biri, oda kendi hayatında öyledir. O nun hayatınıza girdiği andan itibaren herşey aynı gibi görünür size, siz yine herşey eskisi gibi diye düşünürsünüz. Bunun koca bir yanlış olduğunu ne zaman anlarsınız biliyor musunuz?; onsuz geçen ilk gecede... Hayat durur, bindiğiniz metro, otobüs yavaşlar gitmez olur, onsuz geçen her saniye geçmek bilmez. Onu beklerken de öyle, zaman size düşman olur o yokken. İşte hayatınızın o evresine kadar kendinizi tam, bir bütün olduğunuza inandırdığınız herşey koca bir yalana döner. Evet siz onsuz bir yarımsınızdır... Diğer yarınızdır o, olmadığınız herşey o dur... Sizi tamamlayan, sizi sizin gibi seven, size anlatan yada dinleyen değil, sizinle konuşandır o, yanınızdayken hayatın tüm dert ve tasalarını unuttuğunuz, unutturduğunuzdur o, yaşadığınız yerkürede sizinkinden daha güçlü bir aşk ın olmadığına inandığınız ve emin olduğunuzdur o, gece gündüz tek düşündüğünüz, aklınızın her zerresinde adı yazan, ''hadi kalk ben gidiyorum'' dediğinde tereddütsüz, yolculuğun nereye olduğunu bile sormadan peşi sıra koştuğunuzdur o, sizi bu dünyada kimsenin edemeyeceği kadar mutlu edeceğine inanan ve sizinle olmaktan bu dünyada kimseyle olmayacağı kadar mutlu olduğunu bilendir o, sabah yada akşam, gözünüzü uykudan ilk açtığınızda tüm ömrünüz boyunca görmek istediğiniz tek güzeldir o, farkında olmadan bir gece gelecekteki işiniz, çevrenizle ilgili düşünürken bulduğunuz anda kendinizi, bunları artık düşünmeniz gerektiğini hissettirendir o, yanınızda değilken, mutlu olup olmadığını düşündüğünüz, onun yüzüne yakışmayan tek şeyin küçük bir damla gözyaşı olduğunu bildiğinizdir o, elinizdeki kahve fincanında, yatağınıza uzandığınızda tavanda, kısacası uzunca baktığınız heryerde gördüğünüz tek silüettir o, gittiğiniz heryeri, tanıştığınız herkesi aklınızın silinemeyecekler bölümüne kazıdığınızdır o, hayatlarınız birleştiğinden beri, içinde o nun olduğu herşey heryer dünyadaki en görkemli, en güvenli, en huzurlu yerdir, kalbim mi mantığım mı diye defalarca düşünüp her defasında kalbinizin elinizden tuttuğudur o, görüşemediğiniz saatler dışında hayatın daha bir anlamlı daha bir renkli ve daha bir çekilir olduğunu yaşatandır o, cep telefonunuzla siz artık ayrılmaz bir bütünseniz, sizi bir kez aradığında tarihi bir kazı sırasında antik bir eser bulmuş bir arkeolog sevinciyle size içinizden naralar atttırandır o, gelen mesajlarını hergece yatağınıza yattığınızda defalarca tekrar tekrar okuduğunuzdur o, yine telefonuzda sakladığınız resim yada video görüntülerinizi defalarca izleyip yanınızda hissettiğinizdir o, sizi çok mutlu eden bir haberi ilk paylaşmak istediğiniz, yine sizi dünyanın en mutsuz insanı eden kara haberi de paylaşmak istediğiniz ilk kişidir o, hayatınıza girdiğinden bu yana, bırakın yılları, günleri bile saydığınız, ay dönümlerinizi iple çektiğiniz, her hediyelk eşya mağazasına girdiğinizde bir tane fazla aldığınız şey onundur, yüzünü bir gün önce görmüş olsanız ve yanınızda dünyanın en mutlu insanı olduğunu bilsenizde, yeniden görmek için saçma bahaneler bulup, yeniden yanınızda olmasını istediğinizdir o, ondan önce yaşadıklarınızın hepsinin birer kandırmaca, yanılsama ve halisülasyon olduğunu düşündüğünüz, herşeyin onunla gerçek olduğunu bildiğinizdir o, size sadece kalbinizin bir köşesinden bakıp ''ben buradayım ve burada olmaktan çok mutluyum, ne olur benden vazgeçme'' diyerek sizi adam eden, aşık eden, ve yaşantınızın şeklini muhteşem bir şekilde değiştirendir o... Çünkü o, bu yerkürede bir insanın başka bir insanı sevemeyeceği kadar çok sevdiğiniz tek kişidir, ve onunla olan herşey, tam sandığınız sizin, yarım olduğunuzu ve dünyada hiç bir şeyden ve hiç kimse den emin olmadığınız kadar emin olarak; ''işte benim diğer yarım'' dediğinizdir o. O'na duyduğunuz aşk, Tanrı aşkı gibidir ve o varken yani aşk-arkadaşınız, tanrı bile yeryüzünde kalacağınız süreyi daha uzun tutar sırf, tamamlanmış kullarım beni daha iyi anlar diye. Şimdi kalan ömrünüz boyunca herşeyi yapmadan önce iki defa düşünüp, her söylediğiniz sözü bin elekten geçirip, onunla mutlu ve onu mutlu etmek adına, aşk adına, tanrı aşkına sahip çıkın ona ve onunla oluşturduğunuz ''biz'' olgusuna. Çünkü o sadece birkez gelir dünyanıza... Çünkü O nun adı gerçek aşk tır.. Kalın Sağlıcakla...

 
 
  Bugün 18 ziyaretçi (44 klik) kişi burdaydı!
 
 




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol